Üsküdar’da “yasaklı ırk” olarak tabir edilen bir köpek tarafından bedeninin çeşitli yerlerinden ısırılması sonucu ağır yaralanan 82 yaşındaki Yücel Ata’nın hastanedeki tedavisi devam ediyor.
Alınan bilgiye nazaran, Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’nde yaşayan Cet, 18 Eylül akşamı konutunun önüne çıkarak yürüyüş yaptığı sırada gerisinden gelen köpeğin saldırısına uğradı.
Ata, etraftaki vatandaşlar tarafından ağır yaralı halde kurtarılırken, durum polis gruplarına bildirildi. Olay yerine sıhhat vazifelileri de sevk edildi. Sıhhat takımı tarafından birinci müdahalesi yapılan Yücel Cet, Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı.
Polis, köpeği gezdirdikleri tespit edilen Hakan Ç, Hüseyin Ç. ve Cafer P’yi gözaltına aldı. Emniyetteki süreçlerinin akabinde adliyeye sevk edilen şüpheliler, isimli denetim koşuluyla hür bırakıldı.
Bu ortada, yasaklı ırk köpeğin de müdafaa altına alındığı öğrenildi.
“ANNEME BU ACILARI YAŞATANLAR DIŞARIDA”
Yücel Ata’nın tedavisi, geçirdiği dördüncü ameliyatın akabinde bacağını kaybetme riskiyle devam ediyor.
Ata’nın kızı Selma Parçal, hastane önünde gazetecilere yaptığı açıklamada, annesinin spor yapmak hedefiyle konutunun kapısının önüne çıktığını ve arttan gelen köpeğin saldırısına uğradığını anlattı.
Annesinin, olay yerine gelen sıhhat takımlarınca ambulansla hastaneye kaldırıldığını belirten Parçal, “Hastaneye geldikten sonra hekimler müdahale ediyorlar. Bugün dördüncü ameliyatımızı olduk, hala tıpkı riskleri taşıyoruz. Bacağını kaybetme riskimiz var. Bunu bize yaşatanlar, anneme bu acıları yaşatanlar hala dışarıdalar.” biçiminde konuştu.
Bacağında ve kolunda ağır yaraları olan annesinin tedavisinin sürdüğünü söz eden Parçal, şunları söyledi:
“Doktorlar süreci bekliyorlar. Annemin genel durumuna bağlı. Bacağın durumu izleniyor, daima ameliyata alınıyor. Günden güne bakacaklar, ellerinden geleni yapıyorlar. Köpeğin sahibi yakalanmış fakat çıkarmışlar, yalnızca imza atıyor. Bu bizim için kâfi bir şey değil. Biz onların tutuklanmasını istiyoruz. Annem bu formda bu acıları çekerken onların olağan hayatlarına dönmeleri açıkçası bizim kanımıza dokunuyor.”
